16 Ağustos 2011 Salı

"Bıçak İliği Kesmek Üzere"

Son günlerde Türk Milleti'nin yüreği yine yandı. Hani bir çok atasözümüz vardır. Bunlardan biri "Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan bellidir." Gelin Çarşamba'da neler oldu hep birlikte düşünelim. "Analar ağlamasın," "Güzel şeyler olacak" diyerek teröristlerin yurda girmesini övenler, adliyeyi ayaklarına götürmediler mi? "Pişmansınız değil mi" diye soran savcıya "hayır biz pişman değiliz, terörist başının emri ile geldik" demediler mi? Bunlar hakkında nasıl bir işlem yapıldığını hepimiz medyadan öğrendik. Ardından "asit kuyuları," "faili mechuller," "gizli tanık," "ergenekon terör örgütü(!)" "balyoz," "internet andıcı" vb. dalgalarla TSK komutanlarının tutuklanmaları başlamadı mı? BDP'lilerin yaptıklarını, söylediklerini saymayacağım. Öyle zannediyorum ki, memleketini seven her Türk insanının sabrı ve dayanma gücü son noktasına gelmiştir. Bütün bunlar olurken yetkililerin konuyu bir kaç söz ile geçiştirmesi, yaklaşık 27 yıldır duyduğumuz ve duymakta olduğumuz diğer atasözümüze uygun -cek, -caklar. Elbette "lafla peynir gemisi yürümez." Bir de sık sık duyduğumuz ama ne söyleyenin, ne de duyanın inandığı bir söz var. "Terörle bir yere varılmaz." Terörle müzakere ortamına kadar geldiler. Dahasını yazarak moralinizi bozmak istemiyorum. "Analar ağlamadı mı? Güzel şeyler oldu mu?" Bütün bunlar Çarşamba günü olursa sizce Perşembemiz nasıl olur? (Yorumlarınızı bekliyorum.)
Öğrendiğime göre bu gün sayın Başbakanımız "bıçak kemiğe dayandı" demiş. Haddim olmayarak söylemek istiyorum ki; bıçak kemiği geçti, iliği kesmek üzeredir, sayın Başbakanım.
Herkese ümit ve huzur dolu günler dileyerek yazıma son veriyorum.

Hiç yorum yok: